Osmanlı Saraylarında erkek olsun, kadın olsun, namaz kılmayan, oruç tutmayan yoktur.
Saray kadınları, câriye bile olsalar, tam tesettüre riâyet ederler. Haremde nasıl giyinirlerse giyinsinler, dışarıya ferâcesiz çıkmazlar.Ferâce; başörtüsü ve manto gibi bol ve uzun bir dış giysisi olmak üzere iki parçadır.
Saraylıların tesettürsüz fotoğrafları, insanı yanıltmamalıdır. Bunlar saray içinde çekilmiş, hususi fotoğraflardır. O devirde câriyeler, şeran kaç-göç ile mükellef olmadığından, bunlardan istidatlı birisine fotoğraf çekmeyi öğretirler; o da ihtiyaç oldukça saray halkının resmini çekerdi. Kadınların, kendi aralarında örtünmek mecburiyetinde olmadığı malumdur. Sürgüne çıkan hânedan hanımlarının ve hizmetkârlarının pasaport resimlerinin tamamı çarşaf ve peçelidir.
Sultan Abdülhamid’in zevcesi Behice İkbalefendi der ki: “Sarayda namaz kılmayan kimse yoktu. İstisnâsız herkes namaz kılardı. Dili bükülmeyen bâzı yabancılar hizmete gelince, hiç olmazsa namaz kılacak kadar sûreleri, İslâm dininin esaslarını ezberlemek mecburiyetindeydiler.”
Saray muallimesi Safiye Ünüvar hatıralarında, Meşrutiyet padişahı Sultan Reşad’ın; “Sarayda iki şey iyiydi: Namaz ve yemekler. Şimdi ikisi de bozuldu.” dediğini ve her bir saray odasının kapısına; “Namaz kılmayana hakkımı helâl etmiyorum.” yazdırdığını naklediyor.
Abdülhamid Hân, Vahîdeddin Hân ve son halîfe Abdülmecid Efendi beş vakit namazını kılardı.
Kaynak
www.turktakvim.com
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yaparak bize yardımcı olursanız çok memnun oluruz. Şimdiden teşekkürler