Pazartesi sabahı... Sendrom ! Komikliğe başlamak için kötü bir zamanlama. Kağıt fabrikasında kalite kontrol mühendisi olarak çalışıyorum. Kağıt fabrikası sonuçta, boyuna günlük yazılacabilecek bir dünya kağıt; ama işin başından kafamı kaldıramıyorum ki ! Kafamı kaldırsam elim durmuyor. Bana gelen kağıt balyalarını envayi çeşit kalemle (kurşun, tükenmez, mürekkep, gazlı kalem v.s.) çizip kağıdın kaliteli olup olmadığına bakıyorum. Günde o kadar çok kağıt kullanıyorum ki; eğer, bunların üzerine sürekli ve birbirleriyle uyumlu şeyler yazabiliyor olsaydım, inanın şu anda dünyanın en büyük yazarı bendim. Belki değerim şu an anlaşılmayabilirdi; fakat, asırlar sonra insanlar beni dahi yapar, yazdığım yüce sözleri paylaşırlar, kimbilir bu sözler sayesinde inancını kaybetmiş insanlar doğru yolu bulurdu. Ama işim bu işte, sadece karalıyorum. Aslında, trajik olaylar yaşasam, ne bileyim ağır yoksulluk çeksem, sara hastası olsam, ihtilal olsa, hapse girsem, dönemin yönetimlerine kafa t