Mükemmelliğe Pürüz Etkisi
Marx, Engels ve Lenin inceledi kendisini, görüşleri Marxist kuramın savaşlara bakış açısına yansıdı. Savaş Üzerine dlı eser kaldı kendisinden ki hala askeri liselerde okutulmaktadır.
İsmi Carl von Clausewitz… Prusyalı bir asker. Meraklısına söyleyelim, 1 Haziran 1780’de Brug’da doğdu, 16 Kasım 1831’de Breslu’da (Polonya) öldü. 1793-1794 yıllarında Fransız Devrimci ordularına karşı Ren seferine katıldı. 1801-1803’te öğretmeni Gerhard von Scharnhorst’tan eğitim gördü ve çok etkilendi. Öğretmeni sayesinde Prusya Prensi ile tanıştı. Jena seferinde Fransızlar’a esir düştü. Nisan 1808’da Prusya’ya döndü. Çeşitli görevlerde bulundu ve 1812’de diğer subaylarla birlikte Prusya ordusundan ayrılarak Napoleon’a karşı savaşmak üzeren Rus ordusuna geçti. Fransız işgali sona erince Prusya’ya döndü ve 1818’da general oldu. Berlin Savaş Koleji’nde yöneticilik yaptı, savaş stratejisi ve tarihi üzerine yaptığı çalışmaları Savaş Üzerine isimli ünlü kitabına taşıdı. Koleraya yakalandı ve nihayet Savaş Üzerine kitabını tamamlayamadan 1831’de toprakla buluştu. Kısa biyografik bilgisini paylaştığım Çağdaş Savaş Kuramı’nın kurucusu olan Clausewitz, Vom Kriege adlı kitabında savaşı tüm gerçekleriyle ele aldı.
Clausewitz ve Friksiyon
Eserleri halen askeri okullarda okutulan bu adam, friksiyonla ilgili bir bölüme de yer verdi eserlerinde. İlk baskısı ölümünden sonra yapılan Savaş Üzerine adlı kitabının 7. bölümünde “Savaşta herşey çok basittir, ama en basit şey zordur” diyen Clausewitz, devamında friksiyon oluşumundan bahseder: “Bu zorluklar birikir ve friksiyon üretir. Savaşta teorikte düzgün bir şekilde anlatılmayan küçük koşullar, sonsuzluğun etkisiyle bizi hayal kırıklığına uğratır. Ancak güçlü bir demir bu pürüzleri (friksiyon) aşar. Friksiyon, gerçek savaşı, kağıt üzerindeki savaştan ayıran genel bir yaklaşımdır.”
Pürüzler hayatımızın her noktasında mevcut. Yani friksiyonlar… Peki nedir bu friksiyon?
Türkiye’deki berberlerin kullanımına göre ovma, ovuşturma anlamı taşıyan Fransızca kökenli friksiyon kelimesi, fizikçilere göre bir yüzeyin ya da bir nesnenin hareketi sırasında karşılaştığı direnç, delk, sürtünme anlamı taşır. Friksiyonun bizim anlatmaya çalıştığımız anlamı ise sinir edici şey, pürüz, güçlük yani engeldir. Bizim hareket etmemizi zorlaştıran, engelleyen ya da yavaşlatan, erteleyen kuvvettir friksiyon. Belki kurallara aykırı ama insan hayatında herşeyin pürüzsüzce, tahmin edildiği gibi aşılması, mutluluk vermeyebiliyor. E öl artık dimi?
Pürüzlü Mükemmellik kitabının yazarı Mehmet Doğan’ın söylediği şu sözlere bakalım: “Bütün pürüzler yok edildiğinde elde ettiğimiz tek şey hoşgörüsüzlük, sabırsızlık ve inatçılık olabiliyor. Friksiyonları yok ettikçe, herşeyin emek harcamadan çabucak elde edildiği bir dünya oluşturabiliriz… Sonucu değerli hale getiren, süreç içindeki tahmin edilemeyen ekstra adımlar, görünmez engeller, durup düşünmemizi sağlayan detaylardır…”
Evet belki bu bütün zorluklar bizim inancımızı, şevkimizi kırabilir, başarısızlığa bizi yaklaştırabilir, ya da yavaşlatabilir. Ama ne demişti Clausewitz amca: Güçlü bir demir bu pürüzleri aşar… İnsan friksiyonlarla güçlenir. Bir hız tümseğine benzeyen friksiyon, belki önce yavaşlatır bizleri ama sonra yeniden belki da daha fazla hızlanmamızı sağlar.
Amaç, bütün pürüzleri ya da friksiyonları ortadan kaldırmak değil, kötü olanları yok edip, iyi olanları bile isteye sürece dahil etmektir. Hız tümsekleri insanın doğasına ait bir kavramdır ve insanoğlu çoğu zaman bu tümseklere ihtiyaç duyar. Engelleri akıllıca değerlendirerek problemleri önlemek, hem insanın başarı algısını değiştirir hem de yavaşlayarak hızlanmasını sağlar.
Nihayetinde friksiyon çok da kötü değil… Pürüzler hayat kurtarır! Nasıl mı? Bir de şu videoyu izleyin:
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yaparak bize yardımcı olursanız çok memnun oluruz. Şimdiden teşekkürler