Birinci Dünyâ Harbi esnâsında Çanakkale Boğazı ve civârında Osmanlı ordusu ile îtilâf devletleri arasında cereyan eden meşhur savaşlardır.
1914’te İttihat ve Terakki Partisi ve onun yüksek kademedeki idârecileri (bilhassa Enver-Talat-Cemâl üçlüsü) tarafından affedilmez bir hatâ eseri olarak Birinci Dünyâ Harbine sokulan Osmanlı Devleti, itilâf devletleri ile dört ayrı cephede ve bölgede ayrı ayrı çarpışmak zorunda kaldı. Osmanlı Devleti, âdetâ bir mâcerâ uğruna bu savaşa sürüklenmişti. Ve bunda Enver-Talat-Cemâl üçlüsü başrolü oynadılar. Osmanlı orduları Rus, Irak, Sina (Filistin-Suriye) ve Çanakkale cephelerinde umûmiyetle müttefik Almanya’nın maksat ve görüşlerine uygun şekilde kullanıldı.
Birinci Dünyâ Harbinde bütün kaynaklarını ve imkânlarını seferber eden
Osmanlı Devleti, daha savaşın başından îtibâren Rus, Irak ve Sina cephelerinde
başarısızlıklara uğradı. Ancak Çanakkale cephesinde dünyânın gözlerini
kamaştıran emsâlsiz zaferler kazandı.
Osmanlı Devletinin savaşa katılmasıyla itilâf devletleri için Boğazlar Meselesi birinci plânda önem kazanmıştı. Bunun üzerine Londra’da toplanan savaş meclisi, Çanakkale Boğazının denizden donanma kuvvetiyle zorlanıp geçilmesine karar verdi. Boğaz kuvvetli bir donanmanın taarruzuna dayanamayacak durumda idi. Dış savunma tertibâtı, Seddülbahir ve Kumkale’ye konmuş 20 toptan ibâretti. Ara savunma bölgesi bu sırada hemen tamâmiyle boştu. Elde mevcut bütün toplar, boğazın en dar kısmına rastlayan iç savunma bölgesinde yerleştirilmişti. Cephâne son derece kıt olduğu gibi, eldeki silâhlar da yeterli değildi. Seferberlik îlânından sonra ara savunma bölgesine bir miktar yeni bataryalar yerleştirilmiş ve boğazın aşağı kısmı mayın hatları ile kapatılmıştı.
Çanakkale tahkimâtının zayıf olduğunu sezen düşman, Boğazı kolaylıkla
aşacağını sanıyor ve Türk Milletinin üstün savaş gücünü hesâba katmayı
unutuyordu. 3
Kasım 1914’te ilk taarruzu başlatan İngiliz filosu, Seddülbahir istihkâmlarını topa tuttu.
Diğer taraftan mayın hatlarının mevcudiyetine rağmen, düşman deniz altı
gemileri Marmara’ya girerek gemileri batırmak sûretiyle İstanbul’dan
Çanakkale’ye asker ve levâzım sevkine mâni oluyorlardı.
19 Şubat 1915’te, birleşik düşman donanmasının kesin hücumu başladı. Orhaniye ve Ertuğrul tabyaları şiddetli bir
ateş altına alındı. Düşman gemileri Osmanlı bataryaları menziline girince
ateşle karşılandılar. İngilizlerin meşhûr bir zırhlısı Orhaniye tabyasından
atılan bir gülle ile hatırı sayılır bir isâbet aldı. Düşman daha fazla
ilerlemeyip ateş kesti ve çekildi.
18 Mart 1915’te İngiliz ve Fransız gemileri tarafından büyük bir hücûm daha yapıldı. 16 harp gemisi 18 Mart sabahı boğaza girip tabyalara karşı şiddetli ateş açtı. Çanakkale ateşler içinde kalmış, tabyalar ile telefon bağlantısı kesilmiş, topların bir kısmı tahrib edilmiş, bâzıları toprağa gömülmüştü. Tam bu sırada Fransız gemileri nöbet değiştirmek üzere manevra yaparlarken, Bouvet zırhlısı, bir torpile çarparak battı. Yerlerini almağa gelen İngiliz gemilerinden Irresistible de çok geçmeden sulara gömüldü. Onun yardımına koşan Ocean da aynı âkıbete uğradı. Inglexible zırhlısı da ağır şekilde yara aldı. Bundan başka, Suftren ve Gaulois zırhlıları da top mermisi isâbeti ile büyük hasara uğradılar. Bunun üzerine düşman donanması geri çekilmek zorunda kaldı. Bundan sonra boğaz bir daha denizden zorlanmadı.
Deniz savaşlarında uğradıklar başarısızlık üzerine itilâf devletleri, karadan taarruza geçmeğe karar verdiler. Bu maksatla Akdeniz müttefik kuvvetleri başkomutanlığına tâyin edilen J.Hamilton’un emrine verilmiş 75.000 kişilik bir ordu adalara yığılmaya başladı. Bu ordu İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bâzı sömürge askerlerinden müteşekkil idi. Bunlara karşı 80.000 kişilik Türk kuvveti, Alman generali Liman Von Sanders’in emrine verildi. Bu kuvvetlerin kumandanları şunlar idi: Bolayır geçidi civarında 5 ve 7. fırkaların kumandanları miralay Von Sonderstern ve Remzi Bey, 19. Fırka Kumandanı Kaymakam Mustafa Kemâl Bey (Biyak civarında); 11. Fırka Kumandanı Kaymakam Refat Bey.
18 Mart 1915’te İngiliz ve Fransız gemileri tarafından büyük bir hücûm daha yapıldı. 16 harp gemisi 18 Mart sabahı boğaza girip tabyalara karşı şiddetli ateş açtı. Çanakkale ateşler içinde kalmış, tabyalar ile telefon bağlantısı kesilmiş, topların bir kısmı tahrib edilmiş, bâzıları toprağa gömülmüştü. Tam bu sırada Fransız gemileri nöbet değiştirmek üzere manevra yaparlarken, Bouvet zırhlısı, bir torpile çarparak battı. Yerlerini almağa gelen İngiliz gemilerinden Irresistible de çok geçmeden sulara gömüldü. Onun yardımına koşan Ocean da aynı âkıbete uğradı. Inglexible zırhlısı da ağır şekilde yara aldı. Bundan başka, Suftren ve Gaulois zırhlıları da top mermisi isâbeti ile büyük hasara uğradılar. Bunun üzerine düşman donanması geri çekilmek zorunda kaldı. Bundan sonra boğaz bir daha denizden zorlanmadı.
Deniz savaşlarında uğradıklar başarısızlık üzerine itilâf devletleri, karadan taarruza geçmeğe karar verdiler. Bu maksatla Akdeniz müttefik kuvvetleri başkomutanlığına tâyin edilen J.Hamilton’un emrine verilmiş 75.000 kişilik bir ordu adalara yığılmaya başladı. Bu ordu İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bâzı sömürge askerlerinden müteşekkil idi. Bunlara karşı 80.000 kişilik Türk kuvveti, Alman generali Liman Von Sanders’in emrine verildi. Bu kuvvetlerin kumandanları şunlar idi: Bolayır geçidi civarında 5 ve 7. fırkaların kumandanları miralay Von Sonderstern ve Remzi Bey, 19. Fırka Kumandanı Kaymakam Mustafa Kemâl Bey (Biyak civarında); 11. Fırka Kumandanı Kaymakam Refat Bey.
Düşmanın ana harekât plânı şöyle idi: 29. İngiliz tümeni Fransızlarla birlikte Gelibolu Yarımadasının güney ucuna çıkacak, ilk hedef olarak Alçıtepe’yi alıp, Kilidülbahir üzerine yürüyecek, bir yandan da kuzey tarafta Arıburnu ve civârına çıkarılacak Anzak kuvvetleri Boğaz’ın en dar noktası yönünde kesin taarruzda bulunacaktı. Bu arada Bolayır geçidi, Kumkale ve Beşike’de şaşırtma hareketleri ve oyalama savaşları yapılacaktı.
Çıkarma harekâtları 25 Nisan 1915 sabahı erkenden başladı. Anadolu kıyısında Kumkale’ye çıkarılan üç Fransız taburu oradaki 6 bölük tarafından karşılandı ve geri püskürtüldü. Seddülbahir kıyılarındaki Morto limanı kıyısına çıkan Fransız kuvvetleri ile Teke Burnunun iki tarafına çıkarılan İngiliz birlikleri, oldukları yerden ileri gidemediler. Batıda Zığındere civârına çıkarılan ikinci tabur, Türk kuvvetlerinin tazyiki karşısında burayı terk etmek zorunda kaldı. Arıburnu’nun hemen güneyindeki köye çıkan düşman kolordusu 19. Fırka Kumandanı Kaymakam Mustafa Kemâl Bey tarafından durduruldu.
Güney (Seddülbahir)cephesinde düşman ilk defâ 26 Nisan’da taarruza geçti. Fakat müdâfaa kuvvetlerimiz tarafından geri püskürtüldü. 6 Mayıs’ta İngiliz ve Fransız kuvvetleri yeni bir taarruz düzenlediler. Türk askerleri açık arâzide ve üç taraftan donanma ateşi altında, eşsiz bir müdâfaa savaşı yaptı ve 3 gün süren taarruz hedefine varmadan kırıldı. Düşmanın 4 ve 5 Haziran’da giriştiği 8 günlük bir taarruz da netîcesiz kaldı. Cephenin doğu kısmında bulunan Fransız kuvvetleri başarı sağlayamadıkları gibi, bunların solunda bulunan İngiliz kuvvetleri de bir adım ileri gidemediler.
Kuzey cephesinde karaya çıkan kolordunun ilk kademesi, 25 Nisan sabahı, Kemal yeri adı ile anılan mevkıe kadar ilerlemiş ve taarruza geçmişti. Bunu 27 Nisan’da Türk karşı taarrruzu tâkib etmişti. İki taraf da bu kanlı taarruzlardan bir netîce alamadılar. Mareşal Von Sanders 42.000 kişilik bir Türk kuvvetine 19 Mayıs’ta taarruz emrini verdi ise de, Anzak kuvvetleri şiddetli müdâfaada bulundular. Bu taarruzda Türkler 10.000’den fazla zâyiât vermişti. Düşman başkomutanlığı, bir netîce alabilmek için, büyük takviyeler getirtip, bunların bir kısmını Arıburnu cephesine çıkararak, yarımadanın kilit noktası olan Koca-Çimen Tepesine taarruz etti. Diğer kısmını da Türkleri arkadan çevirmek maksadı ile Suvla limanı sâhillerine çıkardı. İngiliz taarruzu, 6-7 Ağustos gecesi başladı. Aynı gece 9. İngiliz kolordusunun Anafartalar kıyısına çıkartma yapmağa başladığı haberi geldi. Düşmanın 4 gün süren bu taarruzu, miralay Mustafa Kemâl Bey (Atatürk) tarafından durduruldu. Bundan sonra düşman kuvvetlerinin bütün hücumları neticesiz kaldı. Çanakkale Savaşlarının son safhası, hemen hemen mevzi harpleri şeklinde oldu. Türkün sarsılmaz müdâfaası karşısında mıhlanıp kalan düşman kuvvetleri, 19-20 Aralık 1915 gecesi Anafartalar ve Arıburnu cephesinden, 8-9 Ocak 1916 gecesinde Seddülbahir’den çekilip gittiler.
Çanakkale Savaşları sırasında İngilizlerin zâyiâtı 205.000 Fransızlarınki ise 47.000’dir. Türklerin zâiyâtı ise 253.000’e ulaşmıştır.
İngilizleri, Osmanlı Türklerinin üzerine sürenlerin başında büyük Türk düşmanı Churchill gelmektedir.
Osmanlı Devletini lüzumsuz yere savaşa sokan İttihat ve Terakki liderleri (Cemâl-Talat-Enver), Mondros Mütârekesi sonunda, devleti yüzüstü bırakıp yurt dışına kaçtılar. Cemâl ve Talat, Ermenilerce öldürüldü.
http://www.3dmekanlar.com/
http://www.3dmekanlar.com/tr/canakkale-sehitligi-2.html
Bu mükemmel çalışmanız için teşekkürler.
YanıtlaSilÇanakkale tarihin gerçek destanlarından biridir.
Bölgemize yaptığınız ziyaret ve gezi yazısı için teşekkür ederiz.
YanıtlaSilİlginiz için biz teşekkür ederiz.
Silİnternet sitenizin tanıtım yazısını blogumuzda yayınlayabiliriz. Bunun için yapmanız gereken sitenizin tanıtım yazısını word dokümanı olarak fotoğrafları ile birlikte aşağıdaki e-posta adresimize göndermenizdir.
nettenyazar@gmail.com