“Herşeyden öte kendine yalan söyleme. Kendine yalan söyleyen ve kendi yalanlarını dinleyen insan, içindeki ve etrafındaki gerçekleri ayırt edemez hale gelir; kendisi ve başkalarına saygı duymamaya başlar. Saygı olmadığı zaman da sevmeyi bırakır.” Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, tanıdığımız ismiyle Dostoyevski, 1821-1881 yılında yaşamış Rus roman yazarıdır. Yazdığı eserler, insan psikolojisini tanımlamak ve açıklamak açısından, 20. yüzyıl ve sonrası edebiyatçılarının çoğuna ilham olmuştur. Hatta, ünlü psikoanalist Sigmund Freud'un bile çalışmalarında Dostoyevski'nin eserlerinden yararlandığı bilinmektedir.
Bunu ileride ara ara açacağız ama, yazarın hayatında yaşadığı acı deneyimler, altını çizerek ifade etmemiz gerekir ki, klasiklerinin içeriğini derin bir şekilde etkilemiştir. Genel olarak eserlerinde, 19.yüzyıl Rusyasındaki karmaşık politik ve sosyolojik atmosferin Rus insanının psikolojisine etkisi işlenmiştir.
1821 yılında Moskova'da asıl bir aileden doğan yazar, çocukluğunun daha ilk dönemlerinde ailesinin baskısıyla okuma yazma öğrenmiş (4 yaşında İncil okumasını ve yazmasını bilmektedir); ayrıca bu dönemleri Puşkin, Schiller, Goethe, Cervantes gibi yazarların klasik eserlerini okuyarak geçirmiştir. Ayrıca, gene bu dönemde dokuz yaşındaki kız kardeşinin sarhoş bir adam tarafından (sizlerden özür dileyerek) tecavüz edilmesi, yazarın ilerideki romanlarının içeriğini derinden etkilemiş; yetişkin erkeklerin genç kızlara olan rahatsız edici ilgisi "Ecinniler", "Karamazov Kardeşler" ve "Bir Noel Ağacı ve Düğün" adlı romanlarında konu edinilmiştir.
1837 senesinde, yani gençliğinin ilk yıllarında annesini kaybeden Dostoyevski, bu tarihlerde babası tarafından Rus askeri akademisine gönderilmiştir. Ancak, acı bir şekilde iki sene sonra da babasını kaybeden yazar, babasının ölümünü istediği düşüncesiyle başa çıkamamış ve sara hastalığına yakalanmıştır. Yazarın sara hastalığı; Budala, Suç ve Ceza, Kumarbaz, Karamazov kardeşler gibi başyapıtlarında ve diğer çoğu eserinde sıkça işlenmiş bir tema olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlk romanını 1845 yılında "Fakir Ozan" adıyla çıkaran dostoyevski, 1844-1849 yılları arasında askerliğe devam etmiş; siyasi görüşleri yüzünden 1849 yılında Rus çarı tarafından idamına karar verilmiş; idamından hemen önce çarın emriyle yazarın idam kararı Sibirya'da sürgün cezasına çevrilmiş, 1849'dan 1854 yılına kadar Sibirya'da sürgün olarak yaşamıştır. Yazarın hayatının bu dönemleri, "Ölüler Evinden Anılar" adlı eserinde net olarak görülebilir.
1854'den ölümüne kadar geçen sürede, başyapıtlarının hepsini neşreden Dostoyevski, iyi bir gelir kazansa da kumara olan aşırı bağımlılığı yüzünden ekonomik olarak rahat yaşayamamış, 1881'de akciğerindeki kanama neticesinde hayatını kaybetmiştir. Dostoyevski'nin kumar bağımlılığını, doğrudan bir şekilde "Kumarbaz" adlı eserinde görebiliriz
Özetlersek, Dostoyevski'nin hayatında yer alan şu olaylar yazarın romanlarına ilham olmuştur:
- Ailesinin yıkımı
- Sara Hastalığı
- Kumar Tutkunluğu
- İdam'dan Kurtulma Anı ve Sürgün Hayatı
Daha fazla içinizi karartmadan, tüm okuyucularımızın daha mutlu bir hayatı olmasını ve bu hayattan ilham alarak insanlara faydalı eserler çıkarabilmesini temenni ederiz. Umarız kısa bir zaman sonra, Dostoyevski'nin romanları üzerine kısa ve bilgilendirici açıklamalar yaparız.
Bununla beraber sitede daha önce yayınladığımız, Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar" isimli romanının kısa bir incelemesini aşağıdaki linkten görebilirsiniz:
http://nettenyazar.blogspot.com.tr/2014/09/intikam.html
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yaparak bize yardımcı olursanız çok memnun oluruz. Şimdiden teşekkürler