Böyle uzun bir başlığı niye seçtiğimizi sormuş olabilirsiniz. Aslında hedeflediğimiz Amerika ve Avrupa kıtalarında aynı dönemlerde gerçekleşen önemli olayların birbiriyle nasıl kenetlendiğini anlatmak; böylece okuyucularımıza tarihsel olayların birbirinden ayrı düşünülmeyecceğini göstermektedir. Amatörden aşağı bir tarih araştırmacısı olarak bu denli önemli bir incelemeyi yaparken, açıkcası, endişelenmiyor değiliz. Bu işin inceleme ve yazma tekniğini bilmediğimiz için bazen sıkıcı detaylar bazen de masal anlatımı yapabiliriz. Ancak, ne olursa olsun, metaforik olarak bu amaç için ringe çıkmayı ve hiç olmazsa dövüşerek yenilmeyi bir onur kabul ediyoruz.
James Gilray'in 1805'de çizdiği bu karikatürde, Fransa'nın (sağda) ve İngiltere'nin (solda) dünya hakimiyetini elde etmek için gösterdikleri açgözlülük resmedilmiştir.
Amerika'nın bağımsızlık hareketlerinin çıkış noktası "7 yıl savaşları" (1756-1763) olarak adlandırılan, 1756'da Avusturya ve Prusya'nın Avusturya Habsburg* imparatorluğunu elde etme savaşıyla başlar. Aynı sene içerisinde Avusturya, Fransa ve Rusya ile; Prusya ise İngiltere ile müttefik olacak, sonraki yıllarda bu savaş Fransa ve İngiltere arasında; Avrupa, Amerika, Hindistan ve Rusyayı kapsayan kıtalararası bir mücadeleye dönüşecektir. "7 yıl" savaşları 1763'e Fransa'nın mutlak yenilgisi ile sonuçlanacak; 1763'deki Paris antlaşmasıyla Fransa, Hindistan ve Kuzey Amerikadaki kolonilerini İngiltereye bırakmak zorunda kalacaktır.
Fransız ordusu (sağda) ve İngiliz ordusu (solda) arasında geçen Yedi Yıl savaşından resme aktarılmış bir kesit.
İşte 1763'de Amerikan bağımsızlığın tohumları atılmaya başlar. İngiltere, 7 yıl savaşlarının getirdiği büyük masraflar neticesinde Amerikan yerleşimcilerine ağır ekonomik yükler bindirir. Yerleşimciler ise bu kadar ağır yüklerin altında ezilmelerine rağmen kıta yönetimde söz sahibi olamadıkları için İngiltereye karşı birleşmeye başlar. 1775'de Boston'un dışında bir kasabada İngiliz ordusunun Amerikan milisleriyle çatışması, bağımsızlık savaşını başlatır. General George Washington 1775'de koloni gruplarını profesyonel orduya çevirerek, İngiliz kuvvetlerine karşı ezici bir konuma getirir. 4 Temmuz 1776'da Thomas Jefferson'un Bağımsızlık Bildirgesi ve 1781 yıllarındaki Konfederasyon Bildirgesi 13 Amerikan kolonisini** İngiltereye karşı Konfederasyon çatısı altında birleştirir. İşte tam bu noktada, Fransa, İngilizlerden 7 yıl savaşlarının intikamını almak; ayrıca Kuzey Amerika'da toprak elde etmek için 1778 Amerikan Konfederasyonu ile müttefik olur. Bu müttefiklik sonucunda 1781'de İngiltere mutlak bir mağlubiyet alarak, Kanada'daki kolonilerine çekilmek zorunda kalır. Konfederasyon 1783'de Paris anlaşmasıyla, Kuzey Amerika'daki çoğu bölgeyi kontrolü altına alır. 1788'de ilk kez Amerika Birleşik Devleti Anayasası kabul edilir, 1789'da ise George Washington resmi olarak ilk Amerikan Başkanı olur. Sonraki yıllarda, Amerika batıdaki ve güneydeki eyaletleri bünyesine katar. Tabii sonrasında 1800'lerde Amerikan İç Savaşı olur ama bunun konumuzla ilgisi olmadığı için burada bahsetmeyeceğiz.
1773 yılında Bostonlu kolonicilerin Kızılderili gibi gizlenip İngiliz yük gemilerinin değerli mallarını suya atarak gerçekleştirdiği "Boston Tea Party" olarak adlandırılan protestodan resimsel bir kesit. Amerikan yerleşimcilerinin Amerika'daki İngiliz yönetimine karşı gerçekleştirdiği ilk ciddi eylem olarak kabul edilir.
4 Temmuz 1776'da kabul edilen Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinin başlangıç kısmından bir kesit. Bildirgenin başlangıcında geçen "Bütün insanlar eşittir (All men are equal)" sözü tarihe geçmiştir.
Yukarıda Fransa'nın İngilizlerden Amerikan topraklarını almak için 13 Amerikan kolonisi ile müttefik olduğunu söylemiştik. Peki, "ne oldu da Fransa, İngiltere'nin yenilgisinden sonra Kuzey Amerika'da toprak hakkı iddiasında bulunmadı" dersek, işte bunun sebebi o dönemde gerçekleşen Fransız İhtilali ve sonrasındaki Napoleon yayılmasıdır diyebiliriz. Evet, herşeyin bir bedeli vardır, Fransa'nın 7 yıl savaşları ve Amerikayla müttefikliğinin sonucu ekonomik buhrandır. Despot Fransız kralı XIV.Louis ve "ekmek bulamıyorsanız pasta yeyin" diyen kraliçesi Marie Antoinette'nin oluşturduğu monarşinin bu ekonomik buhrana çözüm bulamaması; üstelik ülkedeki zengin kesimin orta ve fakir kesimi ezmesi 1789 Fransız İhtilalini doğurmuştur. Tabii bu halk ihtilali Fransa'da mutlak bir anarşı oluşturduğu için 1789-1795 arasında Fransa hem kendi içinde hem de Avrupa devletleriyle savaşmış, bu keşmekeş ise 1795'de Napoleon Bonaparte'nin Fransa yönetimini ele geçirip kendini imparator ilan etmesiyle sona ermiştir. İşte bizce Amerika'nın kurulmasının en önemli sebeplerinden biri Fransa'nın ihtilal dönemlerinde kendi içinde ve Avrupa'da yaşadığı buhran yüzünden Kuzey Amerika topraklarına yönelememesidir. Yani, Amerikan Konfederasyonun o topraklarda savaşabileceği rakibi kalmamıştır. Üstüne üstlük Napoleon'un 1815'e kadar süren Avrupa'nın bütününe hakim olma ya da bir diğer değişle Roma İmparatoru*** ünvanını alma tutkusu, Amerika'dan uzaklaşmasına sebep olmuş; yani Birleşik Devletlerin tek başına Amerika'da at koşturmasına olanak sağlamıştır. Bununla ilgili verebileceğimiz en sağlam kanıt, Napoleon'un Fransa'nın Kuzey Amerikadaki Louisiana eyaletindeki tüm haklarını 15 milyon dolar karşılığı Birleşik Devletlere bırakmasıdır. Konumuzla alakası yok ama Napoleon'un Avrupa hırsı 1815'de Belçika'daki Waterloo savaşı ile son bulmuş; Avrupa'nın ezici gücü Napoleon Fransasından İngiltere'ye geçmiştir.
Fransız İhtilali sırasında giyotinle idam edilen kraliçe Marie Antoinette'in idamını gösteren bir resim kesiti. Marie Antoinette, ihtilal dönemi Fransasında ekonomik buhrandan ötürü ekmek alamayan halka karşı sarfettiği "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözüyle meşhur olmuştur.
Napoleon'un Taşıdığı Arma. Arma üzerinde bulunan Roma İmpatorluğunun Kartal Figürü ve Roma İmparatoru Charlemagne'ya atfedilen adaletin eli figürü, Napoleon'un Avrupa'yı domine etme hırsını göstermesi açısından önemlidir.
Fransa İmparatoru Napoleon Bonaparte'nin Bir Portresi
Sonuç; 1750-1800'ler arasında İngiltere, Kuzey Amerika topraklarını kaybetmiş ama Avrupa'da hükümdar olmuş. Birleşik Devletler, Kuzey Amerikayı tereyağından kıl çeker gibi almış; Fransa ise o dönemde bu kadar aktif olmasına rağmen, hem Avrupadaki gücünü hem de Kuzey Amerikada toprak elde etme şansını kaybetmiştir.
* Habsburg hanedanlığı, 1400 ile 1700'ler arasında Roma İmparatorluğu ünvanını elinde tutan, çoğu Avrupa krallığının sahibi olan bir ailedir. Yayılması, krallıklar arası evliliklerle sağlanmıştır. Bildiğim kadarıyla, hanedanlığın merkezi çoğunlukla Avusturya'da olmuştur.
** Amerikanın Bağımsızlığını Sağlayan 13 Koloni: New Hampshire, Massachusetts, Rhode Island, Connecticut, New York, New Jersey, Pennsylvania, Delaware,Maryland, Virginia, North Carolina, South Carolina, Georgia.
*** Tarih boyunca, Roma imparatorluğu ünvanına sahip olmak, Avrupa devletleri için Avrupa'nın hükümdarı olmak anlamına gelmiştir. Hatta, yanlış hatırlamıyorsam, İkinci Dünya Savaşında Hitler de kendini Roma İmparatorluğunun sahibi olarak görmüştür.
Referanslar:
History: The Definitive Visual Guide, 2007. Editör: Adam Hart-Davis, DK Publishing, London.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yaparak bize yardımcı olursanız çok memnun oluruz. Şimdiden teşekkürler